14 Temmuz Fransa'nın Cumhuriyet Bayramı sayılıyor. 1789 Fransız İhtilali kapsamında meşhur Bastille Hapishanesi'nin ele geçirilip yıkılışı ve ilk cumhuriyetin temellerinin atılmasını simgelediği için ulusal bayram anlamına gelen Fête Nationale olarak anılıyor. Her yıl 14 Temmuz'da Eyfel kulesinden atılan havai fişek gösterileriyle meşhur! Kaçırır mıyım? Kaçırmadım :) Ama bu sene salıya denk geldiği için nasıl bir kılıf uydursam da kocamı izin almaya ikna etsem planları içindeyken tatilin ucunu bağlamak aklıma geldi :)
Nice'ten direkt Brüksel 14 saat civarı tutacağı için arada mola verip 1 gece yatmamız gerektiğini, Paris'in en iyi alternatif olduğunu ve tesadüfe de bakın ki (!) o tarihlerde de Fête Nationale kutlamalarının olduğunu güzelce kocama izah edip seyahat planını ona göre hazırladım. O yüzden 4 temmuzda tatile çıktık, gezdik, gezdik ve 13 temmuzda Nice'ten 9 saatte Paris'e ulaştık! 10 gündür yollarda olduğumuz ve bir gün önce de 1000 kilometre kadar yol geldiğimiz için sabah erken kalkamadık ve Champs Elysees (Türkçesi Şanzelize)'deki geçit törenlerine yetişemedik. Ama paralel sokaklarda karargahlarına doğru yola çıkmak üzere bekleyen askeri araç ve tankları inceleme fırsatı bulduk.
Kocam küçük bir çocuk sevinciyle tek tek zırhlıların, uçaksavarların ve tankların önünde fotoğraf çektirdi :) Fransız ordusundan hevesimizi alınca karnımızı doyurup bisiklet kiraladık ve şehrin daha önce görmediğimiz yerlerine doğru pedal çevirdik. New York'taki Özgürlük Anıtı'nın Paris'teki 3 kopyasından birini görmek üzere Île des Cygnes'e (Seine nehri üzerindeki küçük bir adacık) yöneldik.
Orjinal anıtın 1886'da Fransızlar tarafından A.B.D'ye hediye edildiğini bilmediğimiz gibi tasarımının da Eyfel kulesinin miması olan Gustav Eiffel'e ait olduğunu bilmiyorduk. Öğrenmiş olduk :)

Ardından Lüksemburg bahçelerini gezdik, havuzunda kayık yüzdürenleri seyrettik. Birer çikolatalı krep yedik, mutlu olduk!
Saat 5 civarı bisikletlerimizi teslim edip Eyfel'e ulaştık ki ne görelim. 700.000 ila 1 milyon arası insan Eyfel'in önündeki çimenlere yayılmış, kimi piknik yapıyor, kimi kağıt oynuyor, kimi uyuyor... Yer bulmak imkansız! Epeyce dolandıktan sonra kendimizi Seine nehrinin karşı kıyısına atıp nehir kenarında Eyfel'i rahat görebileceğimiz bir yere konuçlandık. Kafama takmıştım, 25 dakikalık gösteriyi saniye kaçırmadan video'ya alacaktım. O kalabalıkta bunu yapmak imkansız olduğu için daha tenha olacağını umduğumuz nehir kıyısına gittik. Orada bile kıyı şeridinin kapılmış olduğunu görüp biraz bozulduk ama sonra kaldırıma çöküp beklemeye başladık.
Havanın kararmaya başlaması saat 9:30'u buldu. Ama sonrası muhteşemdi...
İtiraf ediyorum, havai fişeklere bayılıyorum! Babam Boğaz'daki düğünlerde atılan havai fişeklere kızıp "kro" bulsa da, havaya ve havadaki masum kuşlara zarar verdiğini bilsem de seviyorum napiimm... Kendi düğünümde de çok istemiştim atılmasını ama babam, kocam, herkes karşı çıkınca sesimi çıkaramadım. Haklı olsalar da seviyorum... "bir daha dünyaya gelsem havai fişek olmak isterim" şeklinde saçma bir cümleye bile sahibim :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder